Aralık ayının sonunda yeni yılı karşılamak üzere Düsseldorf seyahati planlamıştık. Bundan sekiz sene önce yeni yıla yine ailece Münih' de girmiştik. Artık kızımız da 8 yaşında ve seyahatlerin tadını bizimle gayet güzel bir şekilde çıkarmaya başladı. Gitmeden önce Almanya'nın meşhur soğuklarını ve daha önceki Berlin, Münih seyahatlerindeki dondurucu havayı düşünerek maaile içlikleri, kalın kazakları, yünlü pantolonları hazırladık. Lakin orda bizi bekleyen hava bizim Ankara havasından beş on derece daha yukardaydı. Yani 31 Aralık günü gündüz saatlerinde biz 16 dereceyi gördük Düsseldorf' da 2023 yılının son günü. Bizim için çok şaşırtıcı oldu. Üstümüzdeki montlar özellikle bir yerden bir yere giderken toplu taşımaya bindiğimizde resmen fazlalık oldu. İşte böyle üşütmeyen bir Aralık sonunda kar beklediğimiz şehir ara ara yağmurlu ama karsız hava sürprizi yaptı.
Düsseldorf |
Yeni yıl zamanı Avrupa şehirlerine gitmenin en güzel tarafı tabii ki şehrin meydanlarına kurulan yeni yıl pazarları ve eğlence alanları. Başta patates kızartması olmak üzere çeşit çeşit yiyeceklerin, alkollü alkolsüz içeceklerin, tatlıların satıldığı yemek standlarının kokusu ta bir kilometreden insanın iştahını açıyor diyebilirim. Bu sene Düsseldorf da meydanda kurulan lunapark aletlerinin yanıonda bir de büyük buz pateni pisti vardı. Havanın çok soğum olmaması nedebiyle 31 aralık akşamı artık yumuşamış buzun üstünde zor bela kayıyordu insanlar. Ama nasıl bir kalabalık vardı buz pateni için anlatamam. Kızım çok istedi ama kısmet olmadı, tam niyetlendik o da son günün akşamı, kapanış vaktine denk gelmişiz olmadı. Bizde bol bol patates kızartması ve waffle ile unutturmaya çalıştık buz patenini :)
Gelelim Düsseldorfa...Avrupa şehirlerinin pek çoğunda olduğu gibi Ren nehri kıyısındaki şehrin iki tarafını altı köprü karşılıklı bağlıyor. Gelişmiş bir şehir, halkın refah seviyesi gayet iyi gördüğüm kadarıyla. Hatta Almanya'nın en pahalı şehirlerinden diyebilriim. Ayrıca araştırdığıma göre dünya standartlarına göre en yaşanabilir 6. şehirmiş Düsseldorf.
Şehirde tarihi yapılardan çok modern ve çok katlı binalar dikkatimi çekti. Burası en büyük fuar merkezlerinden biriymiş aynı zamanda. Şehrin eski kısmı Alstadt (Old town) denen yer. Burada dünya mutfağından pek çok yemek seçeneği ve yerel biraları tadabilrisiniz. Burada 300 kadar bar yan yana olduğu için dünyanın en büyük barı olarak da biliniyormuş.
Şehrin en lüks yeri ise dünyaca ünlü markaların mağazalarını yan yana görebileceğiniz Königsallee. Burası oldukça büyük bir cadde. 50 yıldır Avrupa'nın en büyük moda ve alışveriş merkezi olan bu caddede Lv mağazası önündeki kuyruğu görünce insanların ne kadar rahat yaşadıklarını düşündüm, özellikle arap turistlerin. Biz ise Tl mizin değeri nedeniyle bırak lüks markalardan alışveriş yapmayı ancak seyahat eder olduk. Umarım ilerleyen yıllarda parite lehimize değişir.
Şehirde adım başı yerleşik Türklere rastlıyorsunuz. Dönerciler her yerde var. Burada asla kaybolmazsınız kaybolsanız da başınızı çevirdiğiniz her yerde bir Türk vatandaşı bulacağınıza şüpheniz olmasın. Düsseldorf da çok göreceğiniz şeylerden biri de yemyeşil parklar. Özellikle Ren nehri çevresi pek çok güzel yeşil alanla çevrili.
Biz yine üç silahşörler olarak sabahtan akşama gezdik şehri. Bazen yayan bazen metro bazen de otobüs ile. Sadece Düsseldorf ile sınırlı kalmadık ayrıca Wuppertal ve Neuss'e de gittik. Wupertal de hava treni çok ilgimizi çekti. Asıl adı monoray olan ve şehrin sokaklarının 8 metre üstünde havadan giden bu ulaşım sistemi taa 1901 de yapılmış. Tüm şehri tepeden izleyerek gezebileceğiniz, hatta in bin yaparak beğendiğiniz yerleri görebileceğiniz hava treni çok değişik ve keyifli tecrübe oldu bizim için. Düsseldorf merkeze göre daha uygun fiyatlı mağazaların ve hediyelik alternatiflerininin de olduğunu söyleyeyim.
Düsseldorfda yılbaşı akşamı çok hareketli olacağı daha gündüzden belliydi. Marketlerde hemen hemen herkes maytap, havai fişek filan satın alıyordu. Torbalarda mutlaka birer ikişer şişe içki vardı. Hava kararmaya başlayınca yavaş yavaş eğlenceler başladı. Ufak tefek havai fişekler patlıyor sokaklar, caddeler kalabalıklaşmaya başlıyordu. Yılbaşı eğlencesi için Ren nehri kenarında mekanların çok kalabalık olacağı ve havai fişek gösterilerinin yapılacağını biliyorduk. Yanımızda sekiz yaşındaki kızımız gün boyu yorulduğu için değil gece yarısını görmesi saat 21 de direkt uykuya dalabilecek kadar halsiz olduğundan bayrağı eşime devrettik. Ben kızımla otel odasında dinlenirken eşim yılbaşı gecesi eğlencesini yerinde görmek için aleme aktı :) Eminim içi kan ağlamıştır ama yine de gitti :) İşin şakası bir yana hepimizin birden mahrum kalması zaten olmazdı. Nitekim nehir kenarında gerçekten muhteşem ışık gösterileri, havai fişek gösterileri olmuş. Çok kalabalıkmış zaten çocukla zormuş gitmek. Bizim otelde merkeze yakın ufak bir meydana bakıyordu. Hava kararmaya başlar başlamaz pek çok grup geldi o kadar çok maytap ve havai fişek patlattılar ki uyuyan kızım uyandı ve biz anne kız Düssldorf'da gece yarısı yeni bir yıla el ele kucak kucağa, rengarenk ışıltıları izleyerek girdik. Sanırım en güzel yılbaşı anılarımdan biriydi belki en güzeliydi. Uykudan gözleri kapanıyor ama yine de ısrarla havai fişeklere bakıyor, bir o tarafa bir bu tarafa heyecanla parmağını uzatıp devamlı "anne bak" "anne bak" deyip duruyordu, o göstermese ben hepsini kaçıracakmışım gibi.
O gece sabaha kadar süren eğlence ve patlama sesleri ile yarım yamalak uyusak da güzeldi. Turist olduğumuzdan ertesi sabah erkenden kalktık. Sokaklar ve caddeler akşamın kalıntıları ile doluydu. Galiba cebindeki son kuruşa kadar maytaplara yatırmışlar Almanlar :) Sokakta çıt sesi yoktu. O gün epey geç vakite kadar şehir ıssızdı.
Düssldorf'a kadar gitmişken Gerzen Kirchen'de oturan akrabalarımızı da ziyaret etmek istedik. Avrupa'da gezmek bir metro bir tren bileti kadar yakın olduğundan gidebileceğimiz neresi varsa gidelim dedik. Ancak amcamız sağolsun ta ordan geldi bizi arabayla evine kadar götürdü sonra da akşam otele kadar getirdi. Gerzenkirchen' i sadece arabadan görebildiğimiz kadar gördük ancak güzeldi, düzenli ve sakindi. Temizliği hiç söylemiyorum bile.
Düssledorf da alışveriş pek tabii ki euro kurundan dolayı pek fazla olmuyor. Zaten şunu da almalıyız diyeceğimiz bir şey de yoktu. Ancak ara sokaklarda karşımıza çıkan indirim mağazalarında (bizdeki bir milyoncu hesabı) pek çok uygun fiyatlı şey vardı, kura rağmen. Az buçuk aldık bir şeyler. Zaten seyahatlerin amacı en son alışveriş oluyor bizde. Amacımız görebildiğimiz kadar çok yeri görüp yerel lezzetleri elimizden geldiğince tadabilmek.
Yerel lezzetler deyince elbette ilk başa patates ve sosis kızartmasını koyalım. Adım başı yılbaşı standlarında mis gibi gelen kokuların sahibi bu ikisi oluyor. Domuz eti yemiyorsanız inek ve tavuk da mevcut. Onun dışında dünya mutfaklarını en iyi şekilde tadabileceğiniz onlarca restoran mevcut. Tabi bir sürü Türk lokantası olduğunu da söyleyelim. Buranın meşhur içeceği de koyu renkli fermente Altbier birası. Yemek konusunda hiç sıkıntı yaşamazsınız her şey var.
Bizim için güzel bir yıl başı hatırası olan Düsseldorf bir daha ne zaman bize ev sahipliği yapar, ya da tekrar sıra gelir mi bilmem. Ancak keyifliydi. Bir başka seyahatte bu sayfada buluşmak üzere :)