Prag Seyahati Son Bölüm

Prag seyahatimin ilk yazısını buradan ikincisini buradan okuyabilirsiniz. Pegasus un uçuşu iptal etmesi ve ne hikmetse bunu bize bildirmek için Prag a gitmemizi beklemesi ve neticede bize bilgi verilmemesiyle beraber sürpriz şekilde iki gün daha kaldık Prag da. Normalde dört gün olarak ayarladığımız ancak yazdığım sebepten altı güne çıkan Prag gezimizde elimizden geldiğince gezilecek görülecek noktaları kaçırmamaya, bunun dışında sokak sokak cadde cadde gezerek keşfetmeye çalıştık. 
Lucerna Pasajı ise görülmesi tavsiye edilen ve bizim aramadan tesadüfen karşımıza çıkan yerlerden. Burası bir pasaj ve içinde tavana ters asılmış bir at ve üstünde bir adam olan heykeli ile ünlü. O heykel ince bir halatla asılı duruyor ve ben altından geçerken huzursuz olmadım desem yalan olur. Bir çok turist grubu burada fotoğraf çekiyordu. Bu çarşının içinde çok orjinal hediyelikler satan dükkanlar da vardı.


Prag da alışveriş için bir çok alternatif mevcut. Ünlü markaların hepsini bir arada bulabileceğiniz yer ise Na Prikope caddesi. Burası Champs Elysee gibi uzun ve çift taraflı ünlü markaların mağazalarının olduğu bir cadde. Markalar ve alışveriş kısmı ilgimizin dışında olunca son model arabaları inceledik biz de :) Bu ve bunun gibi onlarca süper lüks araç vardı.


Daha orta halli ve bir çok mağazayı bulabileceğiniz yer ise Palladium AVM. Tabi yurtdışında AVM gezmek ne kadar tercih edilir o ayrı konu. Bizim vakit boldu gezdik. Burası çok çok büyük bir alışveriş merkezi içinde iki yüz mağaza var ve kesinlikle AVM içinde fotoğraf çekmek yasak. Gayet net bir şekilde uyarıyorlar. Yani turist de olsan, aslında hiç ilginç bir yer olmasa da, bir hatıra fotoğrafı çekeyim diye o makinayı çıkarmayacaksın çantandan! 


Acıkınca alternatif çok diye bahsetniştim diğer yazılarımda. Buranın mutfağı öyle çok çeşitli bir mutfak değil. En bilinen ve tercih edilen ise Gulaş çorbası. Onu da denemeden gitmeyelim dedik. Fena değildi ancak benim tarzım kesinlikle değildi. Onu bunu seçen zorla yemek yiyen Öykütoş ise bu salçalı, baharatlı, karman çorman çorbayı şapır şupur yedi :) Ne diyeyim bilemedim, demek ki benim anlamadığım bir lezzet keşfetti çocuk :)


İşte yine şehri gezmenin farklı yollarından biri; tur trenleri. Aslında bunlarda çok aklım kaldı ancak yaya gezmek daha cazip geldi.


Old Town Square ve her daim orada olan baloncuklar baş eğlencelerimizden oldu. 


Gündüz döndük dolaştık yine aynı meydana geldik, gece olunca otele dönerken yine bu meydandan geçmeyi ihmal etmedik. Hem gündüz hem gece, her hali ayrı bir güzeldi.


Çok güzel binaların daha da güzel kapıları var diye bahsetmiştim. Ben bıkmadan her birinin öünde poz verdim, Serhan bıkmadan çekti.




Kafka ise bizim Atatürk misali her bir köşede bir heykeli mevcut olan en ünlü sanatçıları. Kafka'nın Başı adlı heykel ise en ilginç olanı kuşkusuz. Bu heykel metal plaklardan oluşuyor ve bu plaklar sağa sola doğru dönüyor, her seferinde Kafka' nın başı ayrı yöne bakıyor. 


Bu da yine bir başka Kafka heykeli.


Şehri ikiye bölen nehirin üstünde pek çok köprü var. Bu köprülerin hepsi ayrı güzel. Dolayısıyla sadece Charles Köprüsü değil tümü ilgiyi hak ediyor diye düşünüp hepsinde fotoğraf çektik :)


Aynı yerlerin, aynı binaların pek çok açıdan fotoğrafını çektik ve her biri ayrı güzel çıktı. Gerçekten bir şehri gezerken bol vakit olması tüm güzellikleri ve detayları tek tek görmeniz açısından şahane oluyor.


Bu arada yoruluyorsunuz ve harika parklardan birinde dinleniyorsunuz. Hem nehir manzarası hem yeşillik içinde ve şanslıysanız ördek yavrularıyla yan yana...


Bir kaç defa gittiğimiz ve her seferinde çocuktan çok bizim eğlendiğimiz Hamleys ve ayıcığı ile Öykü uyuyor olsa da bir hatıra fotoğrafı çektirmeden gitmeyelim dedik. 


Prag notlarım burada bitiyor. Benim Avrupa da gittiğim şehirler içinde en çok sevdiğim Prag oldu diyebilirim. Kendinizi ortaçağda hissedebileceğiniz kadar tarihi ve bir o kadar da canlı, yaşayan bir şehir Prag. Fırsat bulursanız mutlaka görmenizi tavsiye ederim...
Sevgilerimle...





15 yorum:

  1. öykütoşun son pozda uyuması da iyiymiş kıyamam :D çok keyifli bir gezi olmuş, sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. Şu köprü olan fotoğraf ne kadar güzel... çoluk çocuk olmayacak, oraya uzanıp saatlerce kitap okuyacaksın :) sevgiler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ah uzanıp kitap okunacak, kulaklıkla müzik dinlerken dalıp gidilecek nereler vardı...parkta bi kız bikinisiyle uzanmış kitap okuyordu o kare aklımda hala :)

      Sil
  3. ben de çok sevmiştim 3 gün kalabildim ama yetmedi tabi..

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel kareler. Dibim düştü resmen. Yok yok Prag yolcusu olucam inşallah en yakın zamanda. Ancak şu patlamalar da beni korkutmuyor değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah en kısa zamanda gider gezersin, çok seversin eminim. Patlama filan her yerde tedirginiz artık yazık ya :(

      Sil
  5. Prag'dan memnun olmayan yok sanırım. Keyifle takip ettim Ebru!

    YanıtlaSil
  6. prag gitmemiştim. giderken okurum yine. ben de bir şehirde uzun kalmayı seviyorum bir gezide. tek şehire gidip gelmek seviyorum 3-4 gün bir şehirde. ama sizin altı gün de iyiymiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet katılıyorum, biz tursuz kendimiz gidiyoruz ve daha uzun kalıyoruz diğer türlü üstün körü oluyor gibi sanki...

      Sil
  7. Çok güzel fotoğraflar. Güzel bir gezi olmuş sanırım. Blogunuzu Deeptone sayesinde gördüm. Takibe aldım. http://turgayaksoy.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  8. Çocukla tatilmi deyip cinnet geciren ebeveynlere örnek olarak seni gösteriyorum.
    Biz umut daha 2 aylııken başladık bile gezmeye...

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı benimle paylaşmak ister misiniz?

Blogger tarafından desteklenmektedir.